ATATÜRK 'ün gerçek ölüm sebebi

Başlatan ÇaNaK, Ara 29, 2007, 04:53 ÖS

« önceki - sonraki »

çαηαк

Atatürk'ün Ölümü Sirozdan Değil! Hafta sonu Ceyhan
Mumcu'yu dinledim. Konu AB'nin Kemalizme bakışıydı.
Konuşmasına Attila İlhan'ı anarak başladı.
Onun aydınlanma etkinliklerine editörlük yaptığından
söz etti. "Parola vatan, işareti namus" sözünü yeniden
gündeme getirişini anlattı. Bu söz İzmir'de şehitlik
anıtının taşında Arapça harflerle yazılmış biz sözdü.
Attila İlhan o yazının tozlarını parmaklarıyla silmiş,
yeniden gündeme taşımıştı. Konuşmasının sonunda
sorular-yanıtlar bölümüne geçildi. Ceyhan Mumcu'ya
Attila İlhan'ın bir dergide yayınlanan kendisiyle
yapılan ropörtajda "Atatürk'ün nasıl öldüğü
araştırılmalıdır" dediğini anımsattım.
"Bu sözünü onun vasiyeti kabul etmek gerekir. Sizin bu
konuda bir bilginiz var mı?" diye sordum. Aldığım
yanıtı okurlarımla paylaşmak istiyorum.
Bir deniz tabip albayın bu konuda yaptığı doktora tezi vardır.
Orada Atatürk'e yanlış tedavi uygulandığı
anlatılmaktadır. Atatürk sanıldığı gibi siroz hastası
değildi. Atatürk'e sıtma tedavisi yapılmış, aşırı
"kinin" yüklenmiş ve karaciğeri bu yüzden iflas etmiş,
siroza dönüşmüştü. Tedaviyi yapan doktor mason locası
üstadı azamlarından doktor Mim Kemal'dir. Durumu
iyice fenalaştıktan sonra Celâl Bayar'ın ısrarı ile
dışarıdan bir doktor getirilir. Yanlış tedavi
yapıldığını, karaciğerinin bu yüzden iflas ettiğini
rapor eden bu yabancı doktordur. İstirahat için 2 ay
kadar kaldığı Savarona'da nemli sıcaktan durumu daha
da kötüleşmiş, son günlerinde Dolmabahçe Sarayı'na
g**ürülmüştü. Peki, nasıl oldu da sirozdan öldüğü
açıklandı ve bütün yazılı kaynaklara da böyle girdi?


Büyük Millet Meclisinde ölüm raporu gündeme getirildi.
Mason locaları 1935'de kapatılmasına rağmen Mecliste
hala mason milletvekilleri vardı. "Efendim, gençlerimize terbiye olur, onun alkol ve sigaradan öldüğünü duyuralım." denir ve kabul edilir. Arkasından Yeşilay icad edilir, tarih kitaplarına da böyle girer.

Ceyhan Mumcu'dan bunları duyduktan sonra ne yapmam
gerekir diye düşündüm.İlk işim bu bilgiyi okurlarımla paylaşmak. Şimdi bu
bilgiler elimizde ve biz çocuklarımızı terbiye
edeceğiz diye, yüce önderimizin hakkındaki bu yalanla
O'nu halkımızın gözünde küçültmeye devam edecek miyiz?
Demek ki kendi kitaplarımızı kendimiz yazmak zorundayız.

çαηαк