Ferrarisini satan bilge kitabı tanıtımı

Başlatan ugur20, Şub 03, 2008, 11:47 ÖÖ

« önceki - sonraki »

Uğur YUCA


Robin S. Sharma'nın; "Bu dünyadaki iyi şeyleri bana her gün anımsatan oğlum Colby'ye... Tanrı seni korusun." sunumuyla yazdığı kitabı Ferrari'sini Satan Bilge için Simyacı'nın ünlü yazarı Paulo Coelho; "Öğretirken keyif de veren, büyüleyici bir öykü" diyor.
Başarılı bir avukat olan Julian Mantle mahkeme salonunda kalp krizi geçirir. Hastanede kaldığı dönem sonrasında tüm mal varlığını satarak ortadan kaybolan Julian, seneler sonra geri döner. O'ndaki değişim şaşırtıcıdır. Gençleşmiş, enerji dolu ve mutlu bir insan olmuştur. Bu değişimin sırrını, kendisine yardımcı olanlara verdiği sözü tutarak diğer insanlara anlatacak ve onlara yardımcı olacaktır. Öğreneceklerini, başkalarına öğreteceklere...


Arka Kapak
Kalabalık mahkeme salonunun tam ortasında çökmüş haldeydi. O; büyük düşleri olan, zeki, yakışıklı, korkusuz ve ülkenin en seçkin dava avukatıydı.
Onu 17 yıldır tanıyordum. Julian'ın şok edici mahkeme gösterileri sürekli gazetelerin ön sayfalarında yer alıyordu. Çoğu kimsenin sadece düşleyebileceği her şeyi elde etmişti: Yıldızlara varan mesleki şöhret, milyonlarca dolarlık banka hesapları, en pahalı semtte olağanüstü bir malikane, özel bir jet, tropikal bir ada ve orada yazlık bir ev ve de çok değer verdiği varlığı evinin özel yolunun ortasına parkettiği kırmızı bir ferrari.
Şimdi ise Büyük Julian kalp krizi geçirmiş, çaresiz bir bebek gibi yerde kıvranıyor ve deli gibi sarsılıyordu.
Bütün bunlar üç seneden fazla bir zaman önce yaşanmıştı. Son duyduğum Julian'ın Hindistan'a gittiği idi. Ortaklardan birine hayatını sadeleştirmek istediğini, bazı yanıtlara ihtiyacı olduğunu ve onları bu mistik ülkede bulmayı amaçladığını söylemişti. İşine son vermiş, malikanesini, adasını ve jetini elden çıkarmıştı. Hatta Ferrari'sini bile satmıştı.
Birgün ofisimin kapısı yavaşça açıldı. Kapının ardında canlılık ve enerji yayan, genç ve iyi görünüşünden fazla neredeyse kutsal diyebileceğim bir huzura sahip,gülümseyen bir adam kapıda göründü. "İşimi elimden almaya niyetli hızlı bir avukat herhalde" diye düşündüm.
Genç adam sevdiği bir öğrencisini izleyen Buda gibi gülümseyerek bana bakmayı sürdürdü. Dayanılmaz sessizlikle geçen uzun bir aradan sonra şaşırtıcı bir biçimde emredici bir ses tonuyla konuştu: "Tüm konuklarına böyle mi davranırsın John, hele sana mahkeme salonlarının sırrını öğreten birine"
"Julian? Bu sen misin? İnanamıyorum! Gerçekten sen misin?"
Güçlü kahkahası kuşkularımı doğruladı. Önümde duran genç adam uzun süredir kayıp şu Hintli Yogiden başkası değildi: Julian Mantle. İnanılmaz değişimi karşısında şaşkına dönmüştüm.
Julian tanınmış ve zengin bir avukattır. En karmaşık ve kazanılması zor davaları kazanarak ün yapmıştır.Fakat düzensiz bir yaşantısı vardır.Kimi zaman günde 18 saat çalışır, gecenin geç saatlerinde genç modellerle kentin en şık restoranlarına gider, arkadaşlarıyla pervasız içki kaçamakları yapar.

Julian 53 yaşında olmasına rağmen 70 yaşında gibi görünüyordur. Dengesiz yaşam tarzının getirdiği stres nedeniyle yüzü kırışmış , geç saatlerde yenen akşam yemekleri ve içilen içkiler şişmanlamasına neden olmuştur.Kendini sürekli hasta ve yorgun hisseder.Artık gülmüyordur.Hiçbir şey onu tatmin etmez.Evliliği yıkılır. Her türlü malvarlığına sahip olduğu halde aradığı şeyi hala bulamamıştır.

İşte böyle bir durumdayken bir duruşma sırasında kalp krizi geçirir , duruşma salonunda yere yığılıp kalır.Bu olay Julian için hayat tarzını değiştirmesine neden olacak bir dönüm noktasıdır.Bir süre hastanede yatar.Malikanesini,özel adasını ve hatta Ferrari'sini bile satar ve sonra uzun bir süre ortalıklardan kaybolur.

Julian "ihtiyacı olduğu yanıtları" bulmak ümidiyle Hindistan'a gider. Orada Sivana Bilgeleriyle tanışır , onların yanında uzun bir süre kalır.Hocası Yogi Rama'nın öğretileri sayesinde hayata bakışı değişmiş,huzuru ve mutluluğu yakalamıştır.Bundan sonra Yogi Raman'a söz verdiği üzere bu öğretileri ihtiyacı olan diğer insanlara anlatmak için bir zamanlar avukatlık yaptığı yere geri döner.

İlk olarak , bir zamanlar Julian'ın ofisinde stajer olarak çalışmış ve sonra büroya ortak olarak alınmış olan John'un karşısına çıkar.John önce Julian'ı tanıyamaz.Çünkü Julian 30 yaşlarında görünen, çevresine mutluluk ve huzur yayan bir insan haline dönüşmüştür.John bu karşılaşma anını şöyle anlatıyor;

"Önümde duran genç adam uzun süredir kayıp olan şu Hint'li yogiden başkası değildi: Julian Mantle. İnanılmaz değişimi karşısında şaşkına dönmüştüm. Eski meslektaşımın hayalete benzer rengi, hastalıklı öksürüğü ve cansız gözleri artık yoktu.Alameti farikası haline gelen yaşlı görünüşü ve hastalıklı hali gitmişti.Aksine, karşımda duran adam son derece sağlıklı görünüyordu, kırışıksız cildi ışıltılar saçarak parlıyordu. Parlak gözleri sıra dışı canlılığına açılan bir pencereydi. Belki daha da hayret verici olan Julian'ın yaydığı huzurdu. Oturmuş onu izlerken kendimi tamamen rahat hissettim.Artık önde gelen bir hukuk firmasının "A –tipi" kıdemli ortağı olan sinirli adam değildi.Bunun yerine, karşımda değişimin genç.yaşam dolu ve gülümseyen bir modeli duruyordu."

Kalabalık mahkeme salonunun tam ortasında çökmüş haldeydi. O; büyük düşleri olan, zeki, yakışıklı, korkusuz ve ülkenin en seçkin dava avukatıydı.
Onu 17 yıldır tanıyordum.Julian'ın şok edici mahkeme gösterileri sürekli gazetelerin ön sayfalarında yer alıyordu. Çoğu kimsenin sadece düşleyebileceği her şeyi elde etmişti:
Yıldızlara varan mesleki şöhret, milyonlarca dolarlık banka hesapları, en pahalı semtte olağanüstü bir malikane, özel bir jet, tropikal bir ada ve orada yazlık bir ev ve de çok değer verdiği varlığı-evinin özel yolunun ortasına parkettiği kırmızı bir ferrari.
Şimdi ise Büyük Julian kalp krizi geçirmiş, çaresiz bir bebek gibi yerde kıvranıyor ve deli gibi sarsılıyordu.
Bütün bunlar üç seneden fazla bir zaman önce yaşanmıştı. Son duyduğum Julian'ın Hindistan'a gittiği idi. Ortaklardan birine hayatını sadeleştirmek istediğini, bazı yanıtlara ihtiyacı olduğunu ve onları bu mistik ülkede bulmayı amaçladığını söylemişti.
İşine son vermiş, malikanesini, adasını ve jetini elden çıkarmıştı. Hatta Ferrari'sini bile satmıştı.
Birgün ofisimin kapısı yavaşça açıldı. Kapının ardında canlılık ve enerji yayan, genç ve iyi görünüşünden fazla neredeyse kutsal diyebileceğim bir huzura sahip, gülümseyen bir adam kapıda göründü.
"İşimi elimden almaya niyetli hızlı bir avukat herhalde"diye düşündüm.
Genç adam sevdiği bir öğrencisini izleyen Buda gibi gülümseyerek bana bakmayı sürdürdü. Dayanılmaz sessizlikle geçen uzun bir aradan sonra şaşırtıcı bir biçimde emredici bir ses tonuyla konuştu:
"Tüm konuklarına böyle mi davranırsın John, hele sana mahkeme salonlarının sırrını öğreten birine"
"Julian? Bu sen misin? İnanamıyorum! Gerçekten sen misin?"
Güçlü kahkahası kuşkularımı doğruladı. Önümde duran genç adam uzun süredir kayıp şu Hintli Yogiden başkası değildi: Julian Mantle. İnanılmaz değişimi karşısında şaşkına dönmüştüm.

Ve Julian Yogi Raman'ın öğretilerini baştan sona John'a anlatır.

Kitapta bazı sorunlarından dolayı kendisini işine, içki ve düzensiz yaşam biçimine kaptırmış olan başarılı ve zengin bir avukatın Hindistan'a giderek, orada tanıştığı Yogi Raman sayesinde değişen hayatını anlatıyor. Aslında kitapta anlatılan Sivana Bilgelerinin yaşam felsefesinden bir kesit. Bazı bölümlerin sonlarında bu öğretiler özetlenmiş. Bu öğretileri merak edenler için oldukça akıcı sayılabilecek bir tarzda yazılmış.Bu öğretileri içinde barındıran birkaç güzel hikaye de kitap içerisinde yer alıyor. Bu öğretilerden bir kısmını belki biraz değiştirerek biraz kendinize uyarlayarak uygulayabilirsiniz. Fakat sakın anlatıların büyüsüne kapılıp Hindistan'a "Hayatın anlamını bulmak" için felan gitmeye kalkışmayın.

Yazar aslında Hintli bir ailenin oğlu. Ailenin işleri dolayısıyla Uganda da doğmuş,çok küçük yaşta Kanada'nın küçük bir kasabasına taşınmış.Hukuk fakültesi okumuş,okul bittikten sonra avukatlık yapmış.Ama aslında avukatlık yapmak istemiyormuş, annesi için hukuk okumuş.Başından boşanmayla son bulan bir evlilik geçmiş,Bu evlilikten iki çocuğu var.Bir gün oturup yazmaya karar vermiş ve Ferrarisini Satan Bilge ortaya çıkmış. Sharma kitabı bitirdiğinde kitabı basacak yayınevi olmadığından kendisi basmış. Kitap 26 ülkede 17 dile çevrildi , yaklaşık bir milyon adet sattı.Yakında filme çekilecek ve filmde Robin Sharma da rol alacak. Sharma'nın uluslararası liderlik şirketi var. Dünyanın değişik yerlerinde yaşam ve liderlik konusunda seminerler veriyor. Danışmanlık yaptığı ünlüler arasında Clinton ve Gates'in olması onun Amerika'da ne kadar ünlü olduğunun bir göstergesi. Şu günlerde yeni çıkardığı "Koza Kelebeği Bilmez" adlı kitabı çok satanlar listesinde yerini aldı.

Uğur YUCA