gidiyor
demsiz çaylarından içip yaşamın
gidiyor, sesin kanarken canımın içlerinde
tenha bir gülüş kopuyor dudaklarımdan
usulca
karanlığına şafağın
iklimsiz sabahlar doğuyor
ve kalkıyor tedavülden "çocukluğum"
uzaklarda
çok uzaklarda
söylevler kazanırken tarih
karanlıklar her yerde benimle
hep taze kırmızı yüreğim
sevişmesini sindiriyor rüzgâr
bir söğüt gölgesinde
sözü kurbağalara geçiyor
yalancıktan köpürüyor dere
nasıl bir var olmaksa bu
düşünülmeyecek kadar çok
görülmeyecek kadar azınlıktayım
yeni "ben"lere gebe her tükenişim