(http://img30.yukle.tc/images/8716seyyah3_24340_60361.jpg)
/>
KİM BU ADAM??? 
7 yaşındayken babasını kaybetti ve yetim 
kaldı. 8 yaşında okuldan alındı ve köyde yaşadı... 
10 yaşında 
yüzü kanlar içinde kalacak şekilde, yeni okulundaki hocasından dayak yedi. Ailesi 
onu okuldan aldı. 
17 yaşında hayalindeki okulun istediği bölümü için 
gerekli not ortalamasını tutturamadı. 
24 yaşında tutuklandı, günlerce 
sorguya çekildi ve 2 ay tek başına bir hücrede hapis yattı. 
25 yaşında 
sürgüne gönderildi... 
27 yaşında kendisinden bir yaş büyük 
meslektaşı kendisinin de üyesi bulduğu derneğin çalışmalarıyla kahraman ilan 
edilirken, kendisi hiç önemsenmiyordu. 
30 yaşında kendisi başka şehirleri 
düşman elinden kurtarmaya çalışırken, doğduğu şehir düşmanların 
eline geçti. 
30 yaşında amiri, onu kendisinden uzaklaştırmak için başka 
göreve atanmasını sağladı. Yeni görevinde fiilen işsiz bırakıldı. Aylarca 
boş kaldı. 
37 yaşında böbrek hastalığından Viyana'da 2 ay 
hasta ve yalnız halde yattı. 
37 yaşında komutan olarak yeni atandığı 
ordu, dağıtıldı. 
38 yaşında Savunma Bakanı tarafından görevinden 
atıldı. 
38 yaşında bir toplantıda giyebileceği bir tek sivil elbisesi bile yoktu 
ve başkasından bir redingot ödünç aldı. Ayrıca cebinde sadece 80 lirası 
vardı. 38 yaşında kendisi için tutuklama kararı çıkarıldı. 
39 
yaşında idam cezasına çarptırıldı. 
Sonra ne mi oldu? 42 yaşında 
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı oldu! 
Bu öykü efsanevi lider Mustafa 
Kemal Atatürk'e aittir. 
Mümin Sekman, bu öyküyü, insanoğlunun azmine 
örnek olarak yazmış. Diyor ki: 
- Başarınızın önündeki engel ne? 
Paranız mı yok? Atatürk'ün de yoktu! Sağlığınız mı bozuk? 
Atatürk'ün de bozuktu! Çevrenizde sizi çekemeyenler mi var? 
Atatürk'ün de vardı! Bazı yakın arkadaşlarınız sizi arkadan mı 
vurdu? Atatürk'ün de başına geldi! Aileniz çok zengin değil miydi? 
Atatürk'ünki de değildi! Amirleriniz hakkınızı mı yiyor? 
Atatürk'ünkini de yemişlerdi! vs..vs...vs.. 
Özeti: Çaresizlikten 
yakınmayın.. Çare sizsiniz..