Aesculapios

Başlatan sacrife, Mar 04, 2008, 06:34 ÖS

« önceki - sonraki »

sacrife

Asklepios, sağlık tanrısı özelliği de olan Apollon'un oğludur. Sağlık ve hekimlik tanrısıdır. Yunan mitolojisinde olduğu kadar Roma tarafından da çok benimsenmiştir.

Asklepios'un oldukça ilginç bir öyküsü vardır. Apollon Teselya kralı Phlegyas'ın kızı Koronis'e aşık olur, kız Apollon'dan hamile kalır. Ancak bir süre sonra Arkadya'dan gelen bir adamla daha sevişir. Bu olayı izleyen bir kuzgun yada karga durumu Apollon'a bildirir. Çok kızan Apollon onu diri diri yanmakla cezalandırır. Koronis tam ömek üzereyken Apollon onun karnındaki çocuğu kurtarır ve büyütmesi için Kentavrıs Kherion'a verir. Kherion, doğanın içinde büyüyüp onun sırlarına ermiş bir yaratıktır. Asklepios onun yanında usta bir hekim olarak yetişir, cerrahlığın bütün sırlarını öğrenir, hatta ölüleri diriltebilicek kadar ustalaşır. Ancak Zeus doğal düzeni bozan ve kendi gücünü aşan Asklepios'dan çekinmeye başlar ve onu yıldırımlarıyla öldürür. Apollon'da bu olayı cezasız bırakmaz ve Zeus'a yıldırımı bağışlayan Kykloplar'ı öldürür. Asklepios'un cansız bedenini de gökyüzüne yıldızların arasına yerleştirir.

Asklepios'un tapınaklarına Asklepion denir. Burlar aynı zamanda İlkçağın hastaneleridir. En büyüğü ve en ünlüsü Bergama'da olanıdır. Helenistik dönemde kurulmuş olan bu büyük sağlık kompleksi Asklepios'tan başka onun kızı sağlık tanrıçası Hygieia ve onlardan çok önce Anadolu'da bulunan Telesphorus'u bir araya getirmektedir. şifalı su, kaplıca, fizik tedavi, temiz hava gibi tedavilerin yanısıra telkin eğlence ve müzik yoluyla hekimliğin ne kadar ileri gittiğini göstermektedir. Bu Selçuklu ve Osmanlı anlayışında da karşımıza çıkar.

Asklepios efsanesine Anadolu'da yapılan bir katkı da şudur (aynı hikaye Lokman Hekim içinde anlatılır); Zeus Asklepios'u yıldırımıyla öldürünce bu sırada hekimin yazmakta olduğu reçete oradaki bir otun üzerine düşmüş, yağan yağmurla kağıttaki yazı toprağa karışarak her derde deva sarımsak meydana gelmiştir.

Asklepios, Yunan tanrıları içinde ününü en uzun süre sürdürenlerden biridir. Ortaçağ'a kadar karşımıza çıkar.Hekimler Asklepiades adında bir lonca etrafında biraraya gelirler. Kos (İstanköy) adasında yaşayan Hippokrat'da bu geleneğe bağlıdır.

Asklepios'un yılanlarla sarılmış asası bugün de hekimliğin simgesidir.

ceketi gece rengi adamlar giriyor düşlerime
yüzleri yok adamlar giriyor başlıyor aynı sahne
alıp götürüyorlar seni benden birdenbire sensiz kalıyorum
beyoğlu yanıyor çepeçevre ve siren sesleri
vuruyorlar gözümün önünde birdenbire sensiz kalıyorum
avaz avaz bağırıyoruz kimseler duymuyor sesimizi
alıp götürüyorlar seni benden
beyoğlu yanıyor çepeçevre ve siren sesleri
vuruyorlar gözümün önünde çaresizliğimden utanıyorum
bedenin hiç olmadığı kadar çok titriyor elin-yüzün kan içinde
ne kadar çok vuruyorlar kimseler duymuyor sesimizi
ceketi gece rengi adamlar giriyor düşlerime
her defasında gözümün önünde sensiz kalıyorum
yüzleri yok adamlar giriyor başlıyor aynı sahne
vuruyorlar seni çaresizliğimden utanıyorum
beyoğlu yanıyor çepeçevre ve siren sesleri
korkuyorum...

sacrife

ceketi gece rengi adamlar giriyor düşlerime
yüzleri yok adamlar giriyor başlıyor aynı sahne
alıp götürüyorlar seni benden birdenbire sensiz kalıyorum
beyoğlu yanıyor çepeçevre ve siren sesleri
vuruyorlar gözümün önünde birdenbire sensiz kalıyorum
avaz avaz bağırıyoruz kimseler duymuyor sesimizi
alıp götürüyorlar seni benden
beyoğlu yanıyor çepeçevre ve siren sesleri
vuruyorlar gözümün önünde çaresizliğimden utanıyorum
bedenin hiç olmadığı kadar çok titriyor elin-yüzün kan içinde
ne kadar çok vuruyorlar kimseler duymuyor sesimizi
ceketi gece rengi adamlar giriyor düşlerime
her defasında gözümün önünde sensiz kalıyorum
yüzleri yok adamlar giriyor başlıyor aynı sahne
vuruyorlar seni çaresizliğimden utanıyorum
beyoğlu yanıyor çepeçevre ve siren sesleri
korkuyorum...