GENÇ MURAT’IN AŞKI

Başlatan discojey, Mar 17, 2008, 03:45 ÖS

« önceki - sonraki »

discojey




Daha küçüktü Murat hem de çok küçük 12-13 yaşlarında bir çocuk . Küçük Murat'ın yüreği yandı bir hicranla , ne mümkün gayrı teskin etmek onu . Mahzun Murat'ın hicranı kendi hülyasında akis buluyordu. Bu da hayalerini o kadar büyütüyor o kadar kanatlandırıyordu ki minicik yüreği düşlerinin heycanı ile tutuşuyor kabı kabına sığmıyordu .

Kendi idealine aşık olmuş kara sevdaya kapılmıştı; Kendi sevdasının deryasında kendi hülya limanına yelkan açardı Murat. Kimi zaman fırtınalar , tufanlar kopuyor içinde, onlarla boğuşuyordu . Ama bunları aşmasını bilirdi murat . Düşüncelerini ideallerinin zeminine inşaa ediyor her an hayallerini sarıp sarmalıyordu . Gece gündüz aşkını düşünüyor; Uykuları sevdasının duvarına çarpıyor paramparça oluyordu.

Yüreğini yakan hazinesini kaybetmekti Ceddin . Yakışmazdı yiğide emanete hıyanet etmek. Öyle zamanlar oluyor eğer amacıma ulaşamazsam diye düşünüyor , teredütler sokuluyor, ama hemen ardından "Murat bu tür düşünceler sana yakışmıyor !"diyor;Hayal dünyasında dolu dizgin at sürüyordu . Çok zeki ve kuvvetli bir delikanlıydı Murat . Fakat hayalleri karşında mum gibi erirdi . Boş hayaler peşinde de koşmazdı; Dedigini yapar tutugunu çelik pençeleriyle koparıverirdi . Her ananın doğuramıyacağı cinsten bir yiğit bir bahardı. Artık hayalleri sevgilisi olmuştı;"Aman Allah'ım bu nasıl bir aşk ?"dedirtecek cinsten Mecnun'un Leyla'ya Ferhat'ın Şirin'e tutkusundan geri kalmayacak belkide onları gölgesinde bırakacak , tüm vaktini bu uğurda harcıyacak kadar derin ve dipsiz bir aşktı. "Hadi canım sende 13 yaşındaki bir çocuk nasıl bilsin kara sevdayı" diyenlerin Murat'ın halini gördükten sonra söyleyecek pek birşey bulamadıklarına çok şahit olmuştur.

Bu arada kim mi Murat ? Siz de tanırsınız onu tarih kitaplarından. Hani tek eliyle küheylanları kaldıran , 200 okkalık gürzü saatlerce harp meydanlarında sallayan , Musul'da bulunduğu sırda, Hint elçisinin fil kulağından ve gergedan derisi kaplamış olarak getirdigi ok ve tüfek mermisinin tesir etmez olduğunu söylediği kalkanı delerek ve içine altınla doldurmak suretiyle Hint Padişahı'na gönderdigi ve günümüze kadar hala saray kapısında aslı kalmasını sağlayan Eskisaray'dan (bugünkü İstanbul Üniversitesi merkez binasının bulunduğu yer ) attığı ciritle Beyazıt Camisi minaresinde bulunan kargayı vurmak suretiyle görenlerin böyle bir mesafeden bunun insan kabiliyet ve kudretinin fevkinde bir iş olduğunu tastik ederek şaşkınlıktan ağızlarının açık kalmasını saglayan çok kuvvetli ve kudretli bir gençtir Murat. Evet tahmin ettiğiniz gibi bu Murat 17. Osmanlı Sultanı I.Ahmet'in oğlu IV. Murat'tır.

IV. Murat'ın sevdası Bağdat'ı almaktı . Yıllarca Bağdat'ın hasretiyle yandı tutuştu;Lehistan üzerine yürüdü otoritesini bu bu topraklar üzerine tesis etti . Reyan Hoy ve Tebriz gibi önemi ülkesi için son derece haiz olan bu toprakları ele geçirdi. Ama bütün bunlar Murat'ı teskin etmeye yetmedi , yüreğinin dalgaları bir türlü durulmadı . Aynen denizlerin dalgaları gibi, onlarda sahile varmadan durulmazlar. Murat'ın sahili de Bağdat oldu. Anlaşılan duyguları burayı fethetmeden dinmeyecekti. Genç komutan henüz 26 yaşında takvimler Mart'ın ikisini gösterirken yollara revan oldu başkent İstanbul'dan . Meşakatli bir yolculuğun ardından 16 Kasım akşamı dayandı daha önce Hafız Ahmet Paşa ve Hüsrev Paşa'nın almak için dayandıkları fakat başaramadıkları Bagdat kapılarına . 25 Aralık Cumartesi sabahı 39 yıl gibi gelen 39 günlük bir muharebeden kılıcını zafer kınına sokarak çıktı genç komutan. Nihayet Bağdat düşmüş dalgalarda sahile vurup durmuşlardı . Aşkın divanesi olduğu sevgilisine kavuşmuştu genç fatih.

Ama amacıma ulaştım deyip kenara çekilmiyor genç komutan; yıllarını uğrunda almak için verdiği Bağdat'a 24 Ocak Salı sabahı ordusuyla başkente dönmek üzere veda ediyordu. Dönerken dudaklarından şu sözlerin döküldügü söylenmekteydi "Bağdat'ı almaya çalışmak Bağdat'ı almaktan daha mı güzel ne..." Murat'ı Murat yapan hayalleriydi. Bir ömür diyorum bir ömür çünkü Bağdat fatihi kumandan 9 Şubat 1840'da 28 yaşında adını tarihin sayfalarına altın harflerle yazdırarak vefat etti. Bir yıldırım gibi geldi ve gitti

discojey