Gemlik Forum - Gemlik'in Paylaşım ve Tartışma Platformu

Anlatacağım şeyi sabırla okumanızı rica ediyorum ve tanıyor olsanız bile objektif cevap verirseniz sevinirim. İletişim fakültesini bitirdim ve feedback'e çok önem veriyorum. Başımdan geçen hikaye şöyle:

Arkadaşlar yakın zamanda Mavi Boncuk mağazasının yanında, Merve Giyimin karşısında bulunan, Balaban gümüşçüden bir tek taş yüzük aldım. Haliyle tek taş yüzük sürekli kullanılmayacağından önemli günlerde taktım. Bir gün taktm ve 5 dakika geçmeden taşın olmadığını farkettim. Meğerse taş, dolaptan sebze çıkarırken düşmüş. Yani herhangi bir zorlama yok.

Gittim bu gümüşçüye ve taşın düştüğünü söyledim. Önyargıya sahip bir bayan vardı karşımda. Hiç alırken davranılan şekilde davranmadı. O, düşmez dedi daha görmeden yüzüğü. Siz yüzüğün gümüş yerini kırmışsınızdır dedi. Takdir edersiniz ki, tek taşların taşı oynayabilir ve sıkıştırılır, fakat bayan bana böyle bir şey demedi. Getir dedi, ben kırılmadığını söyleyince.

Götürdüm ve baktı, yine kırılmış dedi. Halbuki 3 tane kısa, 3 tane uzun taşı tutan dişleri vardı. Bana yutturmaya çalıştı. Ben de eğer kırılmış olsaydı elimi sürdüğümde bir takılma olurdu dedim, tamamen cilalıydı. Kırılan yerin üstü nasıl cilalı olur.

Herneyse... Bayan bırak yapıştırmaya çalışalım dedi. Geldim tekrar ve olmadı dedi. Ben nasıl olur dedim, söylüyorum biz bişey yapmadık ne yapıcam dedim. Yeni almak zorundasın biz bişey yapamayız dedi bayan. Ben sinirlendim ve sesimi yükseltmeye başladım. Orada bulunan gümüşten asıl anlayan usta da onu biz yapamayız kırmışsınız diyince tamam verin dedim ve aldım yüzüğü diğer gümüşçülere götürdüm. Amacım kırmadığımı kanıtlamaktı. Onlar da ne alakası var kırılma yok, neden bu kadar abartıyorlar sıkıştırsınlar işte dediler.

Tekrar yüzükle birlikte BALABAN gümüşçüye gittim. Ve tamamen onlara şöyle dedim: "Hocam müsait misiniz? Bakın dedim, ben bunu kırmadım söylüyorum size" dedim yapmak zorundasınız dedim. İş inada bindi. Bayan, sen dikkat et konuşmana kaç yaşında biriyle konuşuyosun dedi. Hocam denmez bi kere dedi. Halbuki bize hocalarımız kendinizden iyi gördüğünüz insanlara hocam diye hitap etmeniz onların hoşuna gider demişti. Ben de bayana hocam kelimesini üstün görüdüğüm kişilere kullanırım dedim. Bayan gitgide abartmaya başladı. Sonra ustaya döndüm ve ben ustamla konuşuyorum dedim. Bayanın bişey bilmediğini ima etmek zorunda kaldım. Ustadan özür dileyince tekrar aldı yüzüğü ve baktı, doğru söylüyosun kırılma yok dedi. Yüzüğü yapmaya çalıştı ve olmayınca masaya attı.

Ben iyice sinir oldum ama sustum. Aldı bırak dedi yapıştırırız. Kafamda tamamen oluşturdum, dava açacaktım. Ufacık yüzük yüzünden olanlara bakın. Gittim almaya yüzüğü, taşın parlaklığı kalmamıştı, taşın üstüne kadar yapıştırıcı değmişti. Dalga geçer gibi elime verdiler yüzüğü. Hiçbirşey demeden çıktım.

Siz olsanız bu durumda ne yapardınız? Eminim o taş tekrar düşecek. Ufak demeyin hakkımızı aramadığımızdan bunlar oluyor. Sizin bu BALABAN gümüşçüsü hakkında düşünceleriniz nedir? Hem bu anlatılanlardan önce hem de bunlardan sonra...