Son İletiler

#1
Tavsiye et / Ynt: Acunmedya akademi şubat d...
Son İleti Gönderen abdullahki - Ksm 17, 2024, 04:56 ÖS
Güzel bir haber
#2
Tavsiye et / Tavsiye Gezilecek Yerler
Son İleti Gönderen abdullahki - Ksm 17, 2024, 04:55 ÖS
Tavsiye Ettiğiniz Gezilmesi Gereken Yerler Neresi
#3
Diğer tavsiyeler / Abdullahki.com: Yenilikçi Çözü...
Son İleti Gönderen abdullahki - Ksm 17, 2024, 04:53 ÖS


Merhaba! Teknoloji, yazılım ve kişisel gelişim konularında özgün ve faydalı içerikler sunan abdullahki.com yayında!

📌 Neler Sunuyoruz?

    Kendi projeleriniz için rehber olabilecek öğretici yazılar
    Yazılım ve mühendislik çözümleri
    İlham verici blog içerikleri

Eğer siz de yeni bilgiler öğrenmek ve kendinizi geliştirmek istiyorsanız, abdullahki.com'u ziyaret edin. Paylaşımlarımıza yorum yaparak fikirlerinizi bizlerle paylaşmayı unutmayın!

🌐 Web Sitemizi Ziyaret Edin: abdullahki.com
#4
ATATÜRK / Ynt: Bir Davet Var - Serdar Yı...
Son İleti Gönderen Serdar102 - Mar 29, 2024, 01:47 ÖS

               
ATATÜRK YILDIZ OLMUŞ
Atatürk yıldız olmuş
Anadolu'yu aydınlatan
Atatürk yıldız olmuş
Dünya'yı aydınlatan.
*        *        *        *
Çok büyük ve görkemli
Eşine rastlanmayan
Bir rakibi olmayan
Can üstüne can katan.
*        *        *        *
Atatürk yıldız olmuş
Yüreği sevgi dolu
 Atatürk yıldız olmuş
Beyni insanı seven.
*        *        *        *
Fetihe yanlış diyen
Milletleri kollayan
Çağ üstüne çağ atlayan
Atatürk yıldız olmuş.

SON

----------------------

YILDIZLAR SÖNMEZ
Yıldızlar sönmez
Atatürk bitmez
Sen unutulursun
Atatürk unutulmaz.
*        *        *        *
Atatürk vatan sevdasındaydı
Çok seviyordu vatanını
Saldıran düşmana karşı koydu
Düşmanla savaştı, onu yendi.
*        *        *        *
Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran
Atatürk'ü neden sevmiyorsun?
Bir ömür bağışladığı için mi,
O'nu kabul etmiyorsun?
*        *        *        *
Yanlışa düşme bundan sonra
Atatürk'ü önder kabul et
Çağdaş uygarlık yolunda
Bir adım da sen at.

SON

-------------------------

BOMBA YAĞMURU ALTINDA
Bomba yağmuru altında
Sürdürmek yaşamını
Sonsuzluk ölçüsünde
Ortaya koymak canını.
*        *        *        *
Ne varsa insanların korktuğu
Bir torbaya doldurup
Atmak Çanakkale'nin
Söz dinlemez sularına.
*        *        *        *
Kışlar sert geçer boğazda
1.5 yıl Çanakkale'de
İngiliz, fransız savaş gemilerinin
Ömür törpüsü bombalarının
Katlettiği güzelim askerlerin.
*        *        *        *
Bunlar binlerce, on binlerce
Anadolu için, genç nesiller için,
Vazgeçtiler yaşamlarından
Çocukları ve torunları
Özgür ve bağımsız yaşasın diye.
*        *        *        *
Ey yeni neslin
Özgür ve bağımsız insanı
Çanakkale'de senin için,
Feda ettiler yaşamlarını
Sen bağırarak söylesene
Özgürlük türküsünü.

SON

--------------------------

SÜPER KUPA FİNALİ
Çok iyi vurdular topa
Elediler takımları
Hedefleri Süper Kupa
Hak ettiler alkışları.
*        *        *        *
İsimleri FB.  GS.
Seyirciler maça gelse
Futbolcular sahaya çıksa
Açılsa  Atatürk pankartları.
*        *        *        *
İstiklal Marşı okunsa
Stada coşku dolsa
Seyirciler bir coşsa
Ne dert kalır ne korku.
*        *        *        *
Bütün bunlar olmadı
Takımlar sahaya çıkmadı
Maç oynanmadı
Türkiye'ye dönüldü.
*        *        *        *
İstiklal Marşı yasak
Atatürk pankartı yasak
Ey Arabistan, Arabistan
Şu yasaklardan bir kurtulsan.

SON

Yazan: Serdar Yıldırım



#5
ATATÜRK / Ynt: Bir Davet Var - Serdar Yı...
Son İleti Gönderen Serdar102 - Mar 20, 2024, 12:44 ÖÖ
   

ATATÜRK DEVRİMLERİ
Devrim değişimdir, çağdaşlaşmadır, medenileşmedir
Devrim kültürdür, bilgidir, akıldır
Devrim olağanüstüdür, reddedilemez bir karakterdir
Devrim aklın ve mantığın kabul etmediğini ortadan kaldırandır.
*                    *                    *                    *
Devrim yapan milletler gelişmiştir, modernleşmiştir
Devrim yapmayan milletler akıl ve fikir yetisinden yoksundur
Onlar doğru ile yanlışı birbirinden ayıramamıştır
Dış güçlerin etkisiyle ya savaş halindedir ya da bölünmüştür, parçalanmıştır
*                    *                    *                    *
Bin yıllık, iki bin yıllık bir taş özelliğini kaybeder
Eski zamanlara  göre, daha bir kırılgandır
Dünya görüşü olarak, yaşam kalitesi olarak
Gerçek olarak, yaşadığın yıllara yakın bir dünya görüşünü benimsemektir.
*                    *                    *                    *
Bu dünyanın güneşi ve ayı bellidir
Bu dünyanın gündüzü ve gecesi bellidir
Ben bu dünya yok olmadan, evren dağılmadan
Geleceğimizin ne olacağının peşindeyim.
*                    *                    *                    *
Şu durmadan kurulup dağılan evrende
Ben hiçbir zaman boşa nefes almadım
Ben bu dünyaya yalan dünya demedim
Dünya yalan olmadı, gerçek işte karşımda.

SON

Yazan: Serdar Yıldırım


#6
ATATÜRK / Ynt: Bir Davet Var - Serdar Yı...
Son İleti Gönderen Serdar102 - Mar 20, 2024, 12:44 ÖÖ
 

VATANSEVER OLMAK
Vatanına ihanet etmemek
Sana ekmek ve su veren
Eli ısırmamak
O ele saygı duymak
O elin sahibini
Özlemle hatırlamak.
*            *            *            *
Sekiz yıl ailesinden uzak kalan
Savaşlarda yaralanan
Aç kalan, susuz kalan
Ülkesini işgal eden düşmanları
Sonunda bozguna uğratan
Dünyada emsal teşkil eden
Baskı altındaki milletleri ayaklandıran
O başardı, biz de başarırız dedirten
Büyük kurtarıcı, büyük devlet adamı
Mustafa Kemal Atatürk.
*            *            *            *
İnsan olmanın nimetlerinden yararlanma
Akıl ve fikir yetilerini kullanma
Özgün düşünme yeteneğini kullanarak
Hiçbir baskı altında kalmadan
Atatürkçüyüm demelisin.
*            *            *            *
Atatürkçü olmak bir erdemdir
Atatürkçü olmak bir fazilettir
Atatürkçü olmak hayatın anlamını kavramaktır
Atatürkçü olmak aydınlık yarınlara ulaşmaktır.

SON

Yazan: Serdar Yıldırım
#7
ATATÜRK / Ynt: Bir Davet Var - Serdar Yı...
Son İleti Gönderen Serdar102 - Mar 20, 2024, 12:43 ÖÖ
   

GÜZEL İNSANLAR
Bunlar güzel insanlar
Atatürkçülüğü savunuyorlar
Bunlar güzel insanlar
Biz Atatürkçüyüz diyorlar.
*            *            *            *
Atatürk ilkeleri ve devrimleri ışığında
Çalışmalar yapıyorlar
Türkiye Cumhuriyeti'nin medeni milletler
Seviyesinin üstüne çıkması için, çaba sarf ediyorlar.
*            *            *            *
Bu güzel insanları sevelim, onları koruyalım
O fikirlerin en büyük savunucusu olalım
Sessiz kalmakla olmaz, sesimizi yükseltelim
Atatürk, Atatürk, Atatürk diyelim.
*            *            *            *
Osmanlıyı ingiliz yıktı, ingilize direnelim
İngilizle savaşıp yenen Atatürk'e şükredelim
Anadolu'da ingiliz taraftarı varsa
Bunları aramızdan söküp atalım.

SON

Yazan: Serdar Yıldırım
#8
ATATÜRK / Bir Davet Var - Serdar Yıldırı...
Son İleti Gönderen Serdar102 - Mar 20, 2024, 12:43 ÖÖ

BİR DAVET VAR
Gelin Atatürkçü olalım.
Özgürlük yolunda adım atalım.
Çevremize mutluluk saçalım.
İyinin iyisi biz olalım.
*            *            *            *
Fikir ve düşünce bakımından
Yaşam ve yaşam biçimi bakımından
Hayatta yaratılan tarz bakımından
Dünya durdukça örnek olalım.
*            *            *            *
Ben Atatürkçüyüm, başkası beni ilgilendirmez.
Atatürk ilkeleri ve devrimleri dışında
Fikirler beni etkilemez.
İlkelerinin savunucusu olalım.
*            *            *            *
Hayatı birlikte sorgulayalım.
Gerçek olan nedir, bunu araştıralım.
Hayal ile gerçeği birbirinden ayıralım.
Atatürk hayatın gerçeği diyelim.
*            *            *            *
Atatürk zaman saatini kurdu.
Anadolu'yu düşmanlardan kurtardı
Türkiye Cumhuriyeti'ni kurdu.
Atatürk dünyaya örnek oldu diyelim.

SON

Yazan: Serdar Yıldırım
#9
Diğer hikayeler / Kardeşlik Hikayeleri - Serhat ...
Son İleti Gönderen Serdar102 - Mar 13, 2024, 01:01 ÖS

SIRTLAN ZOBO
Sırtlan gruplarının dışladığı, aralarında barındırmadığı Zobo adındaki sırtlan bir şehrin çok yakınlarına gelmişti. Çayırın ortasında toparlak bir şey dikkatini çekti. Bu neydi? Zobo, onu kokladı. Burnuyla ittirdi. Yuvarlanıyordu. Biraz daha, biraz daha derken, o yuvarlandıkça, Zobo zevk aldıkça, oyun sürdü. Daha sonra oyunu bıraktı. Yorulmuştu. Çimenlere yattı. Uyuyakaldı.
Zobo gürültüye uyandı. Tatlı tatlı gerindi. Anında gerinmeyi bırakıp büzüştü. Vitesi geri taktı. Geri geri gitti. Az sonra çalıların arasında görünmez oldu. Ama görüyordu. Ne olup bittiğini anlamaya çalışıyordu. Bu dünyanın sahipleri yani insanlar, o yuvarlanan şeyin peşinden koşuyordu. Arada bir durup bağırışıyorlar sonra yine oyuna devam ediyorlardı. Tahta direklerin arasında biri o yanda, biri bu yanda, iki insan sabit bekliyordu. Eğer vuruş direklerin arasından geçerse gool diye bağırıyorlardı. Galiba bunlar iki ayrı takımdı ve maç yapıyorlardı. Bunları düşünürken toparlak şey yuvarlandı ve yanına geldi. Zobo fırladı, topu burnuyla ittirdi, ayaklarıyla vurdu, sahanın ortasına geldi. Zobo'yu görünce önce korkan insanlar, sonra alıştılar. Gol atınca onu alkışladılar. Koştu, koştu, insanlarla çoştu, başroldeydi ve kalıplaşmış bir takım fikirleri kırmak mümkündü.
Sonra insanlar gittiler, Zobo yalnız kaldı. Daha sonraki günlerde çok bekledi insanlar gelir diye ama kimse gelmedi. Güçlü çenesiyle ısırarak topu patlattı. Ses yüksek frekanslıydı, çok korktu. Hızla koşarak oradan uzaklaştı. Dağlara gitti. İnsan yapısı top patlıyor ve korkutuyordu. Demek ki, insan da patlar ve korkuturdu. Bunun üzerine bir daha insanlarla karşılaşmamaya söz verdi.

SON

---------------------------------------------------------

PANTER
Panterin biri, bir ovanın ortasına bakkal dükkanı açmış. Özellikle su, sulu gıdalar ve et satışları çok oluyormuş. Panter bire almış, ona satmış. Parasına para katmış, zengin olmuş. Ovada yaşayanların eğitim eksikliği panterin dikkatini çekmiş. Bakkal dükkanının karşısına ticaret okulu yaptırmış. Pek çok yavru hayvan bu okulda okumaya başlamış. Ticaret dersine panter girerek ders vermiş. Onlara ticaretin kurallarını, ticarette nelerin yapılması ve nelerin yapılmaması gerektiğini öğretmiş.
Bir yıl sonra okul ilk mezunlarını vermiş. Yavru ayı, yavru kurt, yavru tilki... şimdi kocaman olmuşlar. Mezun olur olmaz ovadaki tek ticarethane olan bakkala yönelmişler. Panter, suyu, eti kaça alıp kaça satıyor, araştırmışlar. Okulun masraflarını karşılamak için, karını giderek artıran ve bire alıp yirmiye satmaya başlayan panterden şikayetçi olmuşlar. Orman mahkemesi panteri suçlu bularak hapse atmış. Panterin ilk ziyaretçileri öğrencileri olmuş. Toplu halde gelen öğrenciler panterden özür dilemişler. Panter onları sessizce dinlemiş.
Ertesi gün panteri odasına çağıran hapishane müdürü, öğrencilerinizi iyi yetiştirmişsiniz, deyince, panter, ne demezsin, demiş. Hem biraz fazla iyi yetiştirmişim. Ticaret gelişsin, bölge kalkınsın derken, bu gidişle ticaret yok olacak.
Hapishane müdürü:  " Yok canım, öğrencileriniz bakkalı işleteceklermiş. Ticaret neden yok olsun? "
Panter:  " Bakın ben sıfırdan zirveye çıktım. Sıkıntılar yaşadım, fırtınalara göğüs gerdim. Onlar hazıra kondular. Paraşütle zirveye çıktılar. Küçük bir esinti karşısında direnemezler. Zirvede tutunamazlar. "
Aradan bir ay geçmemiş. İflas eden bakkal dükkanı kapısına kilit vurmuş. Okul zaten kapanmış, öğrenciler dağılmış. Kuraklığı yaşayan ovada bir damla suya hasret kalınmış. Ova mahkemesi davayı gözden geçirmiş ve panteri serbest bırakmış. Panter bakkal dükkanını yeniden açmış. Dükkan müşterilerle dolup taşmış. Panter kar marjını artırarak bire alıp elliye satmaya başlamış.
Panter okulu da açmış. Yeni öğrencilerine ticaret dersi vermeye başlamış. Derslerinde girişimci olmanın yararlarını ve girişimcinin korunması gerektiğini vurgulamış. Bir daha panteri hiçbir öğrencisi şikayet etmemiş.

SON

----------------------------------------------------------------

ANNE KANGURU
Bir kanguru varmış. Kesesinde yavrusunu taşırmış. Zamanla yavru büyümüş, keseye zor sığar olmuş. Ayrılık vakti gelmiş, çatmış.
Anne kanguru: " Benim güzel yavrum, artık büyüdün, kocaman oldun. Ayrılacağız, sen yoluna ben yoluma. "
Bunun üzerine yavru kanguru: " Anne, ne olur beni bırakma. Ben sensiz ne yaparım? "
Anne kanguru: " Ama canım, ben senin kadarken çoktan yalnız kalmıştım. Canımı dişime taktım, zorlukları alt ettim, hayatın kötülüklerine göğüs gerdim. Savaştım ve kazandım. "
" Anneciğim, canım benim. Ne olur, bir süre daha seninle kalayım. Gelişeyim, güçleneyim. O zaman hızlı koşarım. Dingolar, ( Avusturalya'da yaşayan bir köpek türü. ) beni yakalayamaz.
" Güzeller güzeli, Esat'ım benim. Aman, ağzından rüzgar alsın. Seni dingolara teslim etmem. Gerekirse birkaç ay daha sana bakarım. "
Ertesi gün yavrusuyla birlikte otlamakta olan anne kanguru ilerden gelmekte olan dingoları görmüş. Dingolar geliyor deyince yavru kanguru annesinin kesesine girmiş. Hızla kaçmaya başlayan anne kangurunun peşine dingolar takılmış. Giderek yaklaşmakta olan dingolardan kurtulamayacağını anlayan anne kanguru, yavrusuna şöyle demiş:  " Esat, dingolar yaklaşıyor. Şu köşeyi dönünce ağaçların arasına seni bırakacağım. Yere yat, sessizce bekle. Ben peşimdekilerden kurtulunca seni almaya gelirim. "
" Tamam oldu. "
Biraz sonra hafifleyen anne kanguru dingolarla arasını giderek açmaya başlamış. Sonunda dingolar, anne kangurunun peşini bırakmışlar. Anne kanguru çok uzaklardan geniş bir yay çizerek yavrusunu bıraktığı yere sabaha karşı gelebilmiş. Aramış, taramış, çalı diplerine, ağaç kovuklarına bakmış, bağırmış, yavrusu yokmuş. Günler sonra yavrusunu bulmaktan ümidini kesmiş ve ağlayarak bölgeyi terk etmiş. Yavrusunu başka bölgelerde arayacakmış.
Annesi Esat'ı bırakalı birkaç saat olmuştu ki, oradan geçmekte olan kanguruların kralı, Esat'ı görmüş ve yanına almış. Yavrusu olmayan kral, Esat'ı tahtının varisi olarak yetiştirecekmiş.
Böylece aradan on yıl geçmiş. Yaşlanan kral tahtını Esat'a bırakmış. Esat, kral olmuş. Kanguruları doğruluk ve adalet ilkelerine bağlı kalarak yönetmeye başlamış.  Kralın evlatlığı Esat'a tahtını bıraktığı haberini duyan anne kanguru çok heyecanlanmış. Yeni kral acaba onun yavrusu olabilir miymiş? Adı da yaşı da aynen tutuyormuş.
Anne kanguru saraya gitmiş. Görevlilere durumu anlatmış. Görevliler, olanları krala söyleyince kral hızla koşarak saray kapısında yaşlı gözlerle bekleyen annesine sıkıca sarılmış.
Esat uzun yıllar krallık yapmış. Annesini yanından ayırmamış. Bu zaman süresince kangurular çoğalmışlar. Dingolarla çetin bir uğraş içine girmişler ve onları yenmişler. Sayıları azalan dingolar, uzak diyarlara göç etmişler. Böylelikle kangurular dingo korkusu olmadan yaşamaya başlamışlar.

SON

-------------------------------------------------------------------

LAMA VE PUMA
Güney Amerika Kıtası'ndaki And Dağları'nda bir lama yaşıyormuş. Bu lamanın adı Heman'mış. Heman bazen sürüyle birlikte otlar, bazen yalnız gezermiş. Hayat güzelmiş, yaşamak güzelmiş, otlamak güzelmiş. Nereden gelmiş bilinmez bir puma ( Dağ aslanı ) ortaya çıkmış. Puma avlanmaya başlamış. Lamalar sağa sola kaçışmışlar ama puma her defasında bir lamayı yakalamış.  Lamalarda bir korku, bir telaş; geceleri bile uyuyamaz olmuşlar. Bir pumanın karnı doyacak diye yüz lama can pazarında, doğru mu bu?
Aradan yıllar geçmiş. Puma belası birkaç günde bir tepedeki mağarasından inerek lamaları avlamış. Son yedi yılda yedi yavrusu olan Heman'ın yavrularını puma almış. Heman, seneye yavrulamak istemiyormuş. Nasılsa puma kapacak diye öteki lamalara da yavru yapmamalarını söylemiş. Belki o zaman puma açlıktan ölürmüş.
Günlerden bir gün Heman tepedeki mağaranın önünde oynaşan dört puma yavrusu görünce, bela bir iken yakında beş olacak. Bunlar bir büyürse vah bana, vahlar size, demiş arkadaşlarına. Yandık ki hem ne yandık, soyumuz kuruyacak, demiş arkadaşları.
Bir yıl sonra avlanmaya başlayan beş puma kısa sürede lamaları kırıp geçirmiş. Geriye sadece Heman kalmış. Heman koşarak zirveye çıkmış. Ulu Kartal Kondor'a seslenmiş. Kondor gelmiş. Heman olanları anlatmış. Yardım dilemiş. Kondor, Heman'a acımış. Dileğini kabul etmiş. Sonraki günlerde pumaları birer birer avlamış.  Heman oralardan çok uzaklara giderek başka bir lama sürüsüne katılmış. Aradan zaman geçmiş bir yavrusu olmuş. Pumasız ortamda yavrusunu büyütmüş. Birlikte kırlarda özgürce koşup oynamışlar.

SON

Fikir: Serhat Yıldırım
Yazan: Serdar Yıldırım


#10
Hikayeler / Hikaye Yazarı Ömer Seyfettin İ...
Son İleti Gönderen Serdar102 - Mar 13, 2024, 12:53 ÖS


HİKAYE YAZARI ÖMER SEYFETTİN İLE SERDAR YILDIRIM
Tarih 4-Ağustos-2023 Bursa'da bir kitap mağazasında çok değerli yazarlarımızdan Ömer Seyfettin ile beraberim:  " Sayın Ömer Seyfettin, bakın burası üç katlı bir kitap satış mağazası. İçinde binlerce kitap var.
Ömer Seyfettin: " Ya Serdar, beni buraya neden getirdin? Ben 1920 yılını hatırlıyorum. O zamanlar 36 yaşındaydım. İstanbul'da bir lisede öğretmenlik yapıyordum. "
" Evet doğru, bunları ben de biliyorum ama sizin bilmediğiniz bir şey var. 1920 dediniz. O zamandan şimdiki zamana 103 yıl geçti. 103 yıl sonra siz neredesiniz, hikayeleriniz nerede? "
" Ben o hikayeleri yazdım, durdum. Bir İstanbul gazetesinde bunlar her gün tefrika halinde yayınlanırdı. Biliyor musun Serdar, yurdumuzu düşmanlar istila ettiğinde ben subaydım. Çanakkale taraflarında askeri ciple gidiyorduk. Gökyüzünde bir yazı belirdi. Fethun karib.  ( Çanakkale'ye cephesini ziyarete giden heyeti edebiye içerisinde bulunan Ömer Seyfettin, yolda karşılaştıkları fevkalade bir hadiseyi Müjde adını verdiği hikayesinde anlatmıştır. Gün ağardığında heyet gökyüzünde ince bir duman ile "fethun karib" yazdığını müşahede etmiştir. Fethun karib, yakın bir fetih anlamındadır. ) 1915 yılı başlarıydı. Ne oldu? Neler oldu? Yolda gelirken ben Türküm dedin. Türkiye Cumhuriyeti dedin. Türkiye Cumhuriyeti'ne bravo da Osmanlı ne oldu? Bırak Osmanlı İmparatorluğu'nu Anadolu ne oldu? "

" Mustafa Kemal 19-Mayıs-1919 tarihinde Samsun'a çıktı. "
" Bunu biliyorum. "
" Türk Ordusu ve Mustafa Kemal bir buçuk yıl Sakarya Irmağı doğusunda konuşlandı. Mustafa Kemal onlara savaş öğretti. Türk Ordusu Mustafa Kemal önderliğinde ileri atıldığında yunan askerleri şehirleri, köyleri yakarak kaçtı. Kurtuluş Savaşı'nı kazanan Mustafa Kemal, Türkiye Cumhuriyeti'ni kurdu. Tarihe ismini altın harflerle yazdırdı. "
" Mustafa Kemal adını daha önce defalarca duymuştum. Cumhuriyet yıllarına ömrüm vefa etmedi. Şu an çok sevinçliyim ve çok mutluyum. "
" Mustafa Kemal kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanı oldu. 10-Kasım-1938 'e kadar 15 yıl bu görevini devam ettirdi.  24 Kasım 1934 yılında Atatürk soyadını aldı. Artık O Mustafa Kemal Atatürk'tü. "
" Serdar, Atatürk hakkında kitaplar var mı burada? "   
" Evet var. "

Atatürk kitapları reyonuna gittik ve Ömer Seyfettin'e kitaplarda yazılanları okudum. Her iki dakikada bir Ömer Seyfettin tarafından, Atatürk ayakta alkışlandı. Daha sonra birlikte Ömer Seyfettin kitapları reyonuna yöneldik. İki elime birer kitap aldım. Bakın, dedim, bu kitapta Kaşağı hikayeniz var. Bu kitapta da Kütük hikayeniz bulunuyor.
Ömer Seyfettin: " Vay benim canlarım, ciğerlerim. Aradan 103 yıl geçmiş ve hikayelerim unutulmamış. Bir yazar aradan 50 yıl geçmiş ve hatırlanıyorsa unutulmamış demektir. Artık o yazar olmuştur. Ey Serdar Yıldırım, ben artık yazar oldum mu? "
" Evet oldunuz, hem de çok değerli, unutulmaz bir yazar oldunuz. "
" Yaşasın, ben şimdi çok mutluyum. "
Ömer Seyfettin tansiyon ve şeker hastasıydı. Atina'da 10 ay esir kaldı.  İstanbul'a geldikten sonra tansiyon ilaçları kullanmaya başladı ama şeker ilacı yoktu. 6 Mart 1920 yılında aramızdan ayrıldıktan 2 yıl sonra şeker ilacı icat edildi. Şu şeker ilacını 4-5 yıl önce icat etseydiniz olmaz mıydı? Ömer Seyfettin size nice yeni hikayeler armağan ederdi.

SON